30 Haziran 2016 Perşembe

Tarihi Ayı Öfkesi



*''birbirine çarparsa dağılır kederlerimiz belki'' sf.29

*''kim çaldı küçük kızın kafiyesini/
merhamet eşiğimi yalanıyla kim sildi'' sf.57

* ''.. hiç yaşanmamış kıssa istiyorum.'' sf.59 


Mustafa Erdem Özler şiiri soba üstünde pişirilen kestane gibi samimi. Bazen ruh durumuma uyan kelimelerin ''ah şu dizeler!' diyerek onun şiirlerinde olduğunu hatırlıyorum.
Kalemini seviyorum. Kütüphanemden eksik olsun istemediğim isimlerden Mustafa Erdem. Şiirseverlere tavsiyemdir.

Diriliş Neslinin Âmentüsü


Geçen sene okuduğum, hacmi küçük anlamı büyük kitaplardan biri:
Diriliş Neslinin Âmentüsü.
Üstad Sezai Karakoç, hasretini çektiğim erdemli insanı ve toplumu öz biçimde ele alıyor bu kitabında..
Her kitaplıkta bulunası, yeniden okunası ve gözü kapalı hediye edilesi kitaplardan biri olarak nitelendirdiğim Diriliş Neslinin Âmentüsü'nden  işte yüreğime dokunan birkaç örnek cümle: 

*''Allah'a inanıyorum. Ben bir diriliş işçisiyim. Allah kentinin işçisiyim. Allah'ın övdüğü, beğendiği İslam toplumunu ören, toplumunun örülen duvarında en küçük bir kum tanesi olmaktan öte öğüncüm olamaz.'' sf.8

**''Allah'a inanma ışığı ve Ona inanma aydınlığı. Sesimi yükseltirsem bunun için yükseltirim. Yoksa bunun dışında dünyada hiçbir şey ses yükseltmeye değmez. Yaşamayı ve ölmeyi, mekâna ilişmeyi, zamana girmeyi, daha doğrusu zaman ve mekânla diyalog kurmayı, ancak ve ancak bu inanç uğruna göze alabilirim.''  sf.9

***''Kelimeci, lâfızcı olmayacaksın. Kelime ve lâfzın hakkını da vererek özcü ve ruhçu olacaksın.'' sf.68


28 Haziran 2016 Salı

Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş


Pakdil’in kalemini severim. Ustalığına diyecek söz elbette yok ama bir de içten ki! Bir dostla dertleşiyormuş gibi hissediyorsunuz onu okurken.  Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş’te de aynı hisleri yaşadım.
Bir tiyatro eseri olan bu kitabı bir solukta okudum. Hacimce ince, muhteviyatça zengin..
En sevdiklerimden bir cümleyi sizlerle de paylaşıyor ve kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. J


·         ‘’Niçin gök hâlâ üstümüze çökmemekte; insanlar her gün ölü yemekte..’’ sf.16

18 Haziran 2016 Cumartesi

Yavaşla


Muazzam bir kitap okudum! 
Kitaplara 10 üzerinden puan veririm ama hemen hiçbirine 10 tam puan vermem. Hiçbir şey mükemmel değildir nazarımda. Diyeceğim şu ki; 10 tam puan vereceksem olsaydım Yavaşla bunu kesinlikle hak ederdi.:)

Kemal Sayar'ın kaleminden de öte yüreğine zaten bayılıyorum. Bu kitapta da onun engin yüreğinin dalgalarının eserini göreceğimden emindim, öyle de oldu. Henüz kitabı bitirmeden bir tane de arkadaşlarımdan birine hediye ettim. Böyle olur; bir kitabı çok sevdiğimde herkes okusun isterim. Gerçi güzel bir manzara da aynı paylaşma isteğini oluşturur içimde. Gördüğümüz, tattığımız, duyduğumuz güzellikleri paylaşmazsak damağımızda bıraktıkları lezzet yarım kalmaz mı zaten? 

Öyleyse kitaptan sevdiğim birkaç cümleyi paylaşayım, belki böylece niçin bu kadar sevdiğimi anlar ve siz de bir kitapçıya koşarsınız. (Ya da yan sekmeyi açar, sipariş verirsiniz. Öyle ya, hız çağındayız!:) )

* ''Hız uyuşturuyor. Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Orada ama buradayız. Dostumuzla sohbetteyiz ama telefonun ve sohbet ağının ucundayız. Aslında bütün varlığımızla bir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız... '' sf.30

* ''Istırapta bir anlam bulabilen insanlar ona daha kolay tahammül ederler.'' sf.43

* ''Bir 'ihtimam ahlâkı'na ihtiyacımız var. Yaralamayan bir hayırseverliğe, acımaktan doğmayan bir adalete...'' sf.100

* ''Ekran bizi seyirci kılar, seyirci eylemin peşinde koşan kişi değildir, 'seyirciye dönüşen varlığımız herhangi bir eylemde bulunma imkânımızı felce uğratır.'' sf.157

* ''Geçmişin erdemi 'Kendini bil!' sözünde yoğunlaşıyordu, bugünün dünyası 'Kendin ol!' diyor. 'Kendin olman için kendini göstermen gereken bir çağda yaşıyorsun. '' sf.187

15 Haziran 2016 Çarşamba

Olasılıksız



Lise yıllarından bu yana okumak istediğim kitabı nihayet bu yıl başında okudum ve bitirdim.
Kitabın başlarından 20-30 sayfa okuduğumda "Yaa bu hep böyle mi gidecek?" diyerek okumaktan vazgeçip iade edeceğim zaman bana ısrarla okumamı tavsiye eden kitabın sahibi sevgili dosta teşekkürü bir borç bilirim. :)

Yılmadım, okudum ve az önce sol gözümden bir damla yaş süzülerek tamamladım kitabı. Bu sol göz ayrıntısını çok da şeapmayın siz. Tıpkı benim kitaptaki birçok olasılık hesabı rakamlarına takılmadığım gibi. :) Yazarın zekası o kadar olağanüstü ki okumanın bile ciddi bir dikkat istediğini düşündüm ve yazarın bu koca romanı nasıl ortaya çıkardığına şaşırdım.

Bol miktarda karakter ve mekân var ve sonunda aralarda geçen, önemsiz gibi görünen karakterler de ortaya çıkıyor. Hiçbirini boşuna yazmamış adam. Muazzam bir olay döngüsü var hakikaten. 
Yine de okumanın sabır meselesi; sonunu getirebilmenin de sabrın ödülü olduğunu düşünüyorum. :) Kitaba 7/10 puan veriyorum. 
O 3 puanı da fazlaca uzun olup sabır sınamasından sebep kırdım.

12 Haziran 2016 Pazar

Hâfızlık Risâlesi


Enes Uner'in Yâsin Yayınevi'nden çıkan Hâfızlık Risâlesi isimli bu kitabı samimiyeti ve yararlı muhtevası için her hâfızın kitaplığında bulunmalı.
Ben geçen sene önce kitapyurdu'nu gezerken rastlamış, kitabı oradan almıştım. Sipariş ederken birkaç tane almayı ve hâfız arkadaşlarıma da hediye etmeyi düşünmüş fakat önce okuyup hediye etmeye değecek içeriği var mı yok mu diye görmek isteyip sadece kendime almıştım. İşte şimdi gönül rahatlığıyla tavsiye yahut hediye edilebilecek bir kitap olduğunu söyleyebiliyorum. 
İçinde neler olduğuna dair fikir olması için birkaç başlık vereyim:

 "Hâfızlıkta dikkat edilmesi gereken püf noktalar"
* "Kur'ân-ı Kerîm okumanın edepleri"
* "Kur'ân-ı Kerîm'deki secde ayetleri"
* "Kıraatın mekruh olduğu haller"
* "Hâfızlık ile ilgili kıssalar"
* "Kur'ân-ı Kerîm'in faziletini beyan eden âyetler"
* "Birbirine benzeyen âyetlerin adresleri"
* "Kur'ân-ı Kerîm sayfa başları"

Bu birkaç örnek başlıktan anlaşılacağı üzere kitap sadece hâfız hoca ve talebeleri için değil, tüm Kur'ân ehli için faydalı ve gerekli bilgiler içeriyor. O bilgileri derlemedeki gayret ve ihlasları hürmetine kitabın kanaatime göre bazı eksi yönlerini zikretmeye gerek duymuyorum. 

Ezcümle, okuyunuz okutunuz efem . :)

Mü'min - Kâfir


" Kâfir: Siz, bakınca görülemeyecek kadar geri bir mâzisiniz. 
Mümin: Biz,gerçekten, bakınca görülemeyecek kadar ileri bir istikbâliz.

Mümin: ...ruhunda bir his anteni olana ne mutlu, olmayana da ne yazık...

Mümin: İslâmda esas ve usûl muhabbettir. Fakat koca bir dağa benzeyen bu esasın bir de aynı çapta uçurumu vardır. O da nefret.. Ve ikisi bir arada... Biz nefret ettiğimiz için mukabiline muhabbet göstermek yerine, asıl muhabbet ettiğimizin zıddına nefret duymakla mükellefiz. Muhabbet öncedir ve sağ kanadı teşkil eder . Nefret ise sonradır ve sol kanat.. Müslüman işte bu iki kanatla uçandır.

* Ey ilim ezbercisi! Bir ilim vardır ki , her sey unutulduğu ,kafada hiçbir şey kalmadığı zaman başlar.

*Bazıları, 'Ben Allah'ı severim. Ondan korkmam .' der. Bilmez ki korku, sevginin ta merkezine yerleştirilmiştir. Sevgi korkunçtur. Dağın tepesini seven, uçurumdan nasıl korkmaz! "

Necib Fazıl'ın zekâ ve imân parıltılarına şahit olduğum bir başka kitap.. 
"İlim, kader, şeriat, itikad, ihlas, teslimiyet, ruh, nefs " gibi birçok başlık altında kısa ve öz yorumlar,menkıbeler okumak için kütüphanenize katmanızı tavsiye ediyorum, vesselâm .

Kafa Kağıdı



Cinnet Mustatili'yle katlanan hayranlığımı ,üstadın otobiyografisi olan ''Kafa Kâğıdı'' ile taçlandırayım istedim. Ve okudum. Karşılıklı sohbet ediyormuş gibi hissettim onunla. Hiç de beklediğim gibi sakin,uslu değilmiş çocukluğu, şaşırdım.Tavsiye bekleyen varsa şöyle söyleyebilirim; kitabı hem onun çocukluğu ve yetişme dönemindeki çevresi hakkında bilgi;hem de vatanın yeniye(!) ''dönüşme'' süreciyle ilgili tüyo almak için okuyabilirsiniz.

Altını çizdiğim satırlardan birkaçı şunlar:

''..Hatırlayan ben miyim? Hatırlatan O mu? İşte, bütün mesele!.. '' sf.52

''..Hakikatte yangın, deri değiştiren ve yenisini tutturamayan Türk cemiyetindedir ve sonradan ahşap evlerin yerini alan göz boyama beton binalar, bu yangının çimentolaştırılmış küllerinden ibarettir.'' sf.74

''Gözler, içinde ya merhamet ya nefretin ışıldadığı bir kandildir;yahut tevekkül veya şüphenin tüttüğü...Bazen de ve çok defa sönük ve bomboş...'' sf.81

''..Bu dünyada her mevcut bir hayret mevzuu...Fakat kimse farkında değil.. Göz görüyor, ama nasıl görüyor? Ya kör ne görüyor ve rüyada ne yüzden görüyoruz? Kitaplardaki izah işin kabuk tarafı ;öz nerede?..'' sf.153

''Gazete riyâkar, dergi cansız, kitap köksüz, okuyucu sağır...'' sf.192

Cinnet Mustatili


Epeydir kitaplığımdaydı Cinnet Mustatili. Vaktini bekliyordum okumak için. Bir gün hastaneye götürdüm yanımda. Vaktinin ve yerinin geldigini sezmiştim. Doğru hissetmişim! Hastane, üstadın "yılanlı kuyu" şeklinde bahsettiği hapishaneden kat kat modern kat kat konforlu olsa da, onun hisleriyle aciz ruhumun sancılarını çok benzettim birbirine. İki günde yudum yudum çekerek içime, kitabı bitirdim. Satırların altını çizerken bir ara öyle heyecanlanmış olmalıyım ki, bastırırken delecek gibi oldum yaprağı. Bitirdikten sonra da bir süre rafa kaldırmaya kıyamadım kitabı.
Bu kadar kitap sever biri olduğunu ve okuduğunu iddia eden ben , üstadın bu kitabını bu yaşa kadar nasıl okumamışım diye az hayıflanmadım! Velhasıl ,okuyunuz efem. Dikkatle, samimiyetle,yüreğinizi açarak okuyunuz. İşte birkaç örnek cümle:

 "Yalnızlık; bundan güzel ne olabilir? Kalabalığın içindeki yalnızlığımızı sahtekârca örtmeye kalkan ve hiçbir ferdi öbürünün nasır tabakasından daha derinlere indirmeyen cemiyet cümbüşlerine mi kıymet vereceğim? " s.18

"Allah var, daha ne istiyorsunuz?" s.35

"Dayanabildiğimiz yok kardeşim. O dayandırıyor, biz de dayanıyoruz!" s.72

"İyi adam, iyi adam,bana öyle geliyor ki dünyada fena denilecek adam yok,yalnız ben varım!.." s.171  
"..Allah'tan kaçma, Allah'a kaç!.." s.176

"Affet Allah'ım , benim ibadetim de kusurdur. Her hâlim riya ve her ânım kusur. Ben kul olarak ne kadar yükselsem hep böyle kalacağım!.. Ve Sen beni affedeceksin!.. Onun için değil midir ki ,'Rahmetim her şeyi geçti', buyurdun?.." s.237

"..ve ben gözyaşından uzak kaldıkça fikir ve harekette ne olursam olayım ,duyguda bir kütükten farksızım." s.295

Dikkat! :)

Bu blogdaki bütün fotoğraflar -aksi belirtilmedikçe- kendi çekimimdir. Yazılar da, tırnak işaretleriyle belirtilmiş kitap alıntıları hariç, bizzat yazdıklarımdır.
Fotoğraf ve yazıların izinsiz kopyalanması ve başka yerlerde kullanılmasında rızam yoktur. 
Sevgiler.

Önsöz yerine..

İnsan ne ile yaşar?
Hava-su-kitap.
Fakat kitap denince aklınıza sadece iki kapak arasında bir tomar yaprak gelmesin. İçimiz mesela; kalbimiz, nefsimiz de birer kitaptır; hem de her an her gün tekrar tekrar okunası.. Çözülesi, ibret alınası..

İnsanlar mesela, ayrı ayrı birer kitap. Özen göstermeli, buruşturmamalı.. Yerleri göğe dönük avuç içlerimiz olmalı.
Kainatı kitap bilip, ona ibret nazarıyla bakmalı.
Ön söz yerine; Rabbin ismiyle başlamalı.. Bismillah!