9 Temmuz 2016 Cumartesi

Ay Terapisi


Aynalar Koridorunda Aşk’ı ikinci kez okuduktan sonra hazır hızımı almışken Mustafa Ulusoy’la devam edeyim dedim ve Ay Terapisi’ni okudum. Yazarın okuduğum dört ya da beşinci kitabıydı. Diğerleri gibi Ay Terapisi de bende güzel izler bıraktı fakat sanırım zamanlama hatası yaptım. Çünkü daha önce bahsettiğim Aynalar Koridorunda Aşk,  gayet geniş kapsamlı bir kitap ve Ay Terapisi’nde değinilen çoğu konuya orda daha detaylı bir biçimde değinmiş yazar. Aynalar Koridorunda Aşk’ı yudumlarcasına okuyan bana Ay Terapisi tabi ki azıcık hafif geldi. J Yine de satır altlarını sık sık çizdiğim, fikir ve gönül heybeme güzellikler kattığım, kesinlikle tavsiye edebileceğim ve kitaplığımda bulunmasından mutluluk duyduğum kitaplardan biri oldu Ay Terapisi.

Peki, okuyan Ay Terapi’sinde neler bulur? Okur bu kitapta; ölüme, kaybetme acısıyla nasıl baş edebileceğine, haset hissinin ve  narsisistik benliğin nasıl dizginlenebileceğine, varlığımızın ve diğer varlıkların nasıl anlamlandırılabileceğine (ya da asıl anlamlarının ne çeşit tefekkürlerle teslim edilebileceğine) dair cevapları bulur.

Örnek olması açısından işte kitaptan sevdiğim birkaç cümle:
*’’… Bir annenin çocuğunun ölümüne verdiği tepkiyi, çocuğu hayattayken ona olan tutumu belirler. Çocuğunu ölmeden önce sahiplendi ise, yaşadığı acı daha fazla olur.’’ sf.6

**’’... Bir varlığı kim yokluktan çıkarp yarattıysa, kim onu adı anılmaz bir şey iken, yani aslında bir ‘’şey’’ bile değilken sonsuz bir kudret, ilim ve sanatla yarattıysa, O’nun o varlığa ölümü vermeye de hakkı vardır. Varlık bir hak değildir. Varoluş, bizim hak ettiğimiz bir şey değildir. Her varlık, var olduğu anda alacağını almıştır zaten.  Varolma imkânının tanınması, insanın alabileceği nihai ücrettir.’’ sf.37

***’’İnsanların öylesine yeşil şehirlerde yaşarken derin bir huzur hissedememeleri, kendi görevlerini yapmamalarının kalplerinde uyandırdığı sıkıntının yanısıra, sanırım biraz da ağaçların, görevlerini yerine getirmeyen bu insanlardan duydukları memnuniyetsizlikten kaynaklanıyor. Ağaçlar kendilerindeki mükemmellik ve güzelliğin Yaratıcılarına bağlanmamasına, insanların bu mükemmellik ve güzelliklten yola çıkarak Yaratıcılarını anlamamalarına hüzünleniyorlar, bundan huzursuzluk duyuyorlar.’’sf.49
****’’Hasedi besleyen şey, insanın sahip olmak istediği şeye sonsuza dek ona sahip olacakmış gibi bağlanmasıdır. O nesneyi bu dünyada elde edemediğinde de onu sonsuza dek yitirdiği düşüncesine kapılır. Sonsuza dek yitirme düşüncesi kişiyi telaşlandırır ve bu telaş haset duygusunu besler. İnsan herhangi bir şeyi bu yaşamda ne sonsuz kazanır, ne de sonsuz yitirir. Çünkü bu yaşam geçicidir. Sonsuz olan, geçici yaşamın üzerine kurulacak olan ahiret yaşamıdır. Ahiret hayatına duyulan inanç, hasedi aşmanın en önemli yollarından biridir. İnsan, istediklerine sonsuza dek ancak orada sahip olabilir.’’ sf.65

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder