2 Temmuz 2016 Cumartesi

Aynalar Koridorunda Aşk



Kitaplarımı paylaşmayı seviyorum. Satın almaktansa kitaplığımdan çekip aldığım; satır altlarında kalbimden izler bıraktığım kitapları hediye etmeyi daha çok seviyorum. Fakat bazı kitaplarıma kıyamıyorum. Çünkü yeri geldiğinde hislerime uygun cümleleri o kitapların neresinde bulacağımı biliyorum. ‘’Başucu kitabı’’ dedikleri buysa, Aynalar Koridorunda Aşk en değerli başucu kitaplarımdan biriydi. Kıymet verdiğim insanlara kıymetlilerimi hediye etmeyi sevdiğim için birkaç sene önce okuduğum bu kitabı da sevdiğim birine hediye etmiştim. Geçtiğimiz ay yenisini temin edip ikinci kez okudum. İhtiyaç halinde his veya davranışlarımı adlandırmak için evvelden yazılmış cümleleri bulmak için yeni izler bıraktım. İkinci kez okuyuşumu yine yazarına; Mustafa Ulusoy’un gönlüne ve kalemine hayran kalarak bitirdim.

Neyi niçin yaptığımı; ya da yapacaklarımı niçin yapacağımın niyetini içimde tartmadan yaşamak anlamsız geliyor. ‘’İnsan, başıboş bırakılacağını mı zannediyor?’’ buyruluyor ya Kıyame Suresi’nde, başıboş olmadığımın bilincine eylemlerimin altında yatan esas amaca kafa yorarak varıyorum.

Nefsinin bilincinde olmak, bu dünyaya öylesine fırlatılmış bir cisim olmadığının farkında olmak insanı diğer canlılardan ayıran temel özellik değil mi? İşte ben de fiil ve sözlerimin ardındaki asıl niyeti tartmak için alarmda olmaya çalışıyorum. Kitabı ilk okuduğumda hazine bulmuş gibi hissetmiştim. Hem kendimin hem de kalbimi ağrıtan, akıl sınırlarımı zorlayan diğer insanların davranışlarını öyle doğru açıklamış ki yazar. ‘’Demek o tür davranışların asıl sebebi buymuş!’’ ve ‘’O hislerim ne kadar da saçmaymış meğer..’’ tarzında taaccübe düşmüştüm. Bu okuyuşumda ise şaşkınlığım yok denecek kadar azdı. Hatta sanırım şöyle söylesem isabet etmiş olurum: İlk okuyuşumda kitaptaki danışanlardan biri gibi hissetmiştim, bu kez Kitabevi Mentale’de Beyaz ve Doktor Mavi’nin üçüncüsü gibi hissettim. J Nefsimi bilme yolculuğumda bana iyi bir dost armağan ettiği için M.Ulusoy’a teşekkür ve duayı bir borç bilirim! J

Kitap, Dr. Mavi’nin danışanlarıyla olan terapilerini roman tadında anlatıyor. Sevdiği birini kaybetme acısına, aşk acısına, kendini değersiz hissetmek ya da tam tersi; kendini dünyanın merkezi sanmak gibi insan hallerine sebeplerini ortaya çıkararak deva niteliğinde diyaloglar içeriyor. Aşk acısı çeken ya da varoluşu anlamlandıramama sancısıyla kıvrananların sadece bu kitabı sindirerek okumakla iyileşeceklerine; kalplerinin üzerindeki kara bulutların bu kitapla dağılacağına gönülden inanıyorum.
Kitabı psikolojiye ilgisi olanların seveceğini düşünmekle beraber; rastgele yaşamadığının farkına varması, tevazu hasletiyle bezenmesi, ruhunun içine düşüp debelendiği narsisizmden kurtulması; dolayısıyla şu imtihan dünyasından Allah’ın rızasını kazanarak geçmek üzere niyetini düzeltmesi için herkesin sindirerek okumasını tavsiye ediyorum.  

Fikir olması açısından işte kitaptan sevdiğim birkaç cümle:
*’’Aşk acı çekmektir…Bu kadar masum bir duygu, an gelir insanın en temel acı kaynaklarından biri haline gelir. Aşkı taşımak zordur. Aşk sadece yoğun bir sevgi değildir; aşk, karşılıksız yapamayan yoğun bir sevgi halidir…’’ sf.76

**’’İnsanların varoluşlarını bulmak için kendileri gibi etten ve kemikten kimselere ihtiyaç duyuşları garabetin kendisiydi.’’ sf.138

***’’…Birisi seni övdüğünde onun aynasından dev bir görüntün oluşur. Bu dev görüntü, sen değilsin. Birisi seni yerin dibine batırdığında da onun aynasında cüce bir görüntün oluşur. O da sen değilsin.’’ sf.270

****’’Yaratıcı ile kurulacak ontolojik bağlılık, iki kişilik bir evrenden beklendiği anda, aşk en büyük darbesini yemiştir.’’ sf. 276

*****’’Kendi gerçekliğini unutan benlik, sahip olmadığı şeyleri, eylemleri bir güzel kendinin sayıyor. Kediyi besleme eylemini üzerine alıp sahipleniyor, kendi mükemmelliği, iyiliği olarak değerlendiriyor. Narsistik bir doyum alıyor bundan. Ama bunu yaparken, kendi iradesiyle oluşmayan acıma duygusunu görmezden geliyor.’’ sf.299


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder