Nietzsche ve Babaannem kitaplığımda okunmayı bekleyen
kitaplardandı. Son zamanlarda ardarda ikisi bu yazara ait olan psikolojik
kitaplar okuduğum için biraz ara vermeye karar vermiştim. Fakat aynı anda götürdüğüm
iki kitap varken aklım Nietzsche ve Babaannem’e takılınca kitapları 3’lemeye
karar verdim. Sonuç: Diğer iki kitap kenarda beklerken aralarına son katılan
Nietzscheli kitap depar atıp iki gün kadar bir sürede bitti. Bittabi damağımda
enfes bir tat bırakarak..
Nietzsche ve Babaannem, Mustafa Ulusoy’un basılan ilk kitabı
imiş. Birkaç kitabını okuduğum yazarın ilk kez 1998’de basılan bu kitabı,
ileride yazacaklarının hem mukaddimesi hem de garantisi mesabesindeymiş bana
göre. Yazarın sonraları yazdığı üslubunun temeli bu kitapta atılmış ama lezzeti gitgide daha doyumsuz olmuş; ustalaşmış.
Diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da insanın varoluş
sancılarını işlemiş yazar. Her zamanki gibi tefekküre sevk ediyor; oluşlara ve
olaylara karşı bakış açısını güzelleştiriyor okurun. Okudukça yazdırana hayran
olmamak; yazanı takdir edip onun için hayır duada bulunmamak elde olmuyor.
Psikiyatrist yazar Mustafa Ulusoy harikulade denemelerden oluşan Nietzsche ve
Babaannem’de namaz kılmaya teşvik ediyor, ölümü ve kurban kesilirken
hayvanların sandığımız kadar acı çekmediklerini çocuklara nasıl
anlatabileceğimiz konusunda tüyolar veriyor, her sabah ve her akşam; dört
mevsim birbiri ardınca gerçekleşen sıradan olayların aslında sıradan olmadığını
anlatıyor; evliliğin niçin huzursuz olduğundan; amacının ne olması
gerektiğinden, aşkın neden elem verici bir his olduğundan ve bununla nasıl başa
çıkılacağından bahsediyor.
Ve Nietzsche ve Babaannem kitaplığımdaki diğer Mustafa
Ulusoy kitaplarının yanındaki yerini henüz almıyor. Çünkü rafa kaldırılmadan
önce ara ara karıştırılmayı ve insanlarla paylaşılmayı hak ediyor.
İlle de okuyun, okutun e mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder